Sevdim...
Baktığı pencereyi, gördüğü bahçeyi, derdiği çiçekleri sevdim.
Çok güzeldiler...
Sonra o çiçekleri tutuşunu, onları sunuşunu sevdim...
Gerçektiler...
Başka zamanlarda başka sorulara verdiği cevapları okudum...
içime işlediler...
Çektiği fotoğraflara baktım, hikayesi vardı hepsinin. Hem de Teoman'ın dediği gibi ayak-üstü geçiştirilenlerden değil;
resmen terliydiler...
Islaktı alınları.
"Diyarbakırlıymış" dedi bi arkadaşım.
"Hadi canım! atıyosun!" dedim.
"Nasıl yani? araştırmadın mı daha?" dedi.
"Sitesine, yaptığı işlere baktım. Röportajlarını okumadım henüz" dedim.
Güldü..
"Işık doğudan yükselir Oya!boşuna değil, var bi hikmeti!" dedi.
Dilan Bozyel.
7 yaşında TRT çocuk radyosunda seslendirme yapmaya başlıyor... sonra o yol bi şekilde fotoğrafa evriliyor...
Metin yazarlığını da yaptığı kısa filmi Sen de beni seviyorsun Sebastian için Fil'm Hafızası'nın "Kim bu Sebastian?" sorusuna verdiği cevap : Hayatımdaki tüm değerli erkeklerin toplamı! oluyor.
Geçenlerde bir Nil Karaibrahimgil yazısında okudum. "Bugün sizi en çok neyin mutlu edeceğini bilmek istiyorsanız çocukluğunuza bakın" diyordu. Bir araştırma sonucuymuş aslında. Tam bu cümlelerle değil ama; aklımda kaldığı kadarıyla 8-9 yaşlarında en çok neyle meşgulseniz sizin özünüz orda saklı “ gibi bir önermesi vardı. Katılıyor musunuz? Bugünki Dilan Bozyel’in işaretleri orda var mı?
Elbette var. Çocuklukta yaşananlar, bilinçaltına yerleşenler insanın geleceğini şekillendiriyor. Katillerin bile psikolojik analizlerinde çocukluğuyla ilgili oturmayan bir şeyler çıkıyor.
Profesyonelliğinizin çok öncesine gitsek…bilinçli olarak fotoğaf çekme merakınızın nasıl oluştuğunu hatırlıyor musunuz? “İşte benim yolum bu” dediğiniz o eşik neresiydi?
Tam net hatırlamıyorum, bir şekilde yolum fotoğrafa çevrildi çünkü.
Fakat otoportre çekimlerimle hissettim hep fotoğraf çekeceğimi..
Çocukluğumda büyükbabamla oynadığımız bir oyundu. Sağ elimi tutup sıradan sayardı.
Baş parmak?
Badi parmak?
Orta direk?
Gül ağacı?
Küçük ağacı?
Hayatınızdaki ÖNCELİKLERİ buna göre sıralamanızı istesem, karşılarına ne koyardınız?
Baş parmak? Sağlık
Badi parmak? Görmek istediğimiz detaylar
Orta direk? Güç isteği
Gül ağacı? Tanrı’nın bizlere hediyesi
Küçük ağacı? Çocukluğumuz...
Küçük ağacı? Çocukluğumuz...
Sizi araştırırken karşıma çıkan şeyler arasında beni en şaşırtan bilgi Diyarbakır doğumlu olmanız ve yirmi yaşına kadar orda yaşamış olmanızdı. Bi arkadaşım . “Işık doğudan yükselir! Var bi hikmeti “ demişti. Hakikaten var mı bir hikmeti? buradan baktığınızda Diyarbakır ufkunuza neler katmıştır ya da neleri eksik bırakmıştır?
Güneş hala doğudan yükseliyor, katılıyorum.
Ülkenin son seçimler ile gördüğümüz manzarası da bu, yıllarca yaşanan acıların karşılığında ülkenin en bir olunduğu, kadına söz hakkı verildiği ve özgürlüğün temellerinin sağlam bir şekilde atıldığı topraklar ülkenin doğusuna ait.
En son işini büyük bir tutkuyla aşkla yaptığına inandığım birine bunu sorduğumda, beni çok şaşırtan bi cevap verip; insan hayatının bi döneminde kendini sıfırdan var edebilmeli vazgeçebilmeli!! Demişti. Dilan Bozyel’in bi sabah uyanıp “artık fotoğraf çekmek istemiyorum” deme ihtimali var mı ? Yoksa “hayır! Benim için asla mümkün değil” diyenlerden misiniz?
Hayat bu, her şey olabilir. Her şey de güzel bir nedenden ötürü olur.
Çektiğiniz fotoğraflara göz attığımda suyun içinde çektiğiniz çok fotoğrafa rastladım. Kendiniz de kışın ortasında atlayıp poz vermişsiniz mesela. Çektiğiniz nü fotoğrafların da bir çoğu suyun içinde? Şöyle sormak istiyorum: Suyla aranızda ne var? :)
Suyla hepimizin arasında bir şey var. Anne karnında suyun içindeydik.
Su arındırır, şiirsel bir güzellik katar insan bedenine.
Teknik olarak iyi fotoğraf çekmek başka bi şey; o fotoğrafa ruh katmak bence çok başka bi şey. Şahsi olarak inanılmaz derinliği olan fotoğraflar çektiğinizi düşünüyorum. Ruhu var, dili var. Bazıları konuşuyor resmen. Hatta içlerinde şarkı söyleyenler, küfredenler var :) Katılıyor musunuz ?
Çok teşekkür ederim öncelikle. Kalpten yapılan her şeyin ruhu olur. Başka bir şey söylemeye pek de gerek yok sanırım : )
Ben size bir lakap takacak olsam; lakap da denmez buna gerçi ama; rengarenk derdim. Siz kendinize bi yafta yapıştırsanız ne söylerdiniz?
Rengarenk ne güzelmiş, çok sevdim! İnsan kendini iyi veya iyi olmayan her detayıyla bildiği için tek bir yafta biçmesi zor oluyor. Ama sürekli çantam sırtında oradan oraya hareket ettiğim için salyangoz diyebilirim kendime, şu an içimden bu geldi.
Şu anki ruh halinizle kendinize 10 yıl sonrası için bi mektup yazacak olsanız; ilk cümlesini merak etmiyorum, muhtemelen merhaba diye başlardınız.
Ortalarından bi cümle, bir de son cümlesini sorsam.
Ölene dek kendini en huzurlu şekilde oyalamaya devam etmelisin Dilan.
Unutma burası geçici bir yolculuk, yarın herkesin mutlu ve iyi niyetli olacağı bir hayata varacaksın. Yeter ki umudunu yitirme ve savaşa dahil olma.
En kıymetlim dediğiniz bi insan için bile, asla yapamayacağınız bi fedakarlık, veremeyceğiniz bir ödün var mı? Varsa o ne olabilir?
Bir şey belirtemem elbet ama her şeyi yapabilirim. Başka birine veya bir canlıya zarar vermeyeceğim sürece.
Hayatı bir tahtiravelli gibi hayal etsek. Bir ucunda siz varsınız. Diğer ucuna ne konsa asla kaldıramam derdiniz? Ya da insanoğlunun her naneyi kaldırabildiğine inananlardan mısınız?
Kasıtlı kötülüğü kaldıramam.
Nasıl bi adam için “esaslı adam” dersiniz? Huyunu suyunu, boyunu posunu tarif edebilir misiniz?
Öyle bir tarif olamaz bence. İnsan kimi severse o esaslı adam veya esaslı kadındır.
Bir röportajınızda “güzel bi nedenle sevebilirim, nedensiz sevemem” demişsiniz. Tam da böyle hissettiğim için sanırım “yalnız değilim” duygusuyla biraz da , inanılmaz sevdim o cevabınızı. Bu durumda sormak farz oldu.
-Bi şehri sevmek için en güzel sebep?
Aşık olduğun kişinin o şehirde olması.
-Bi şehirden gitmek için en güzel sebep?
Aşık olduğun kişinin o şehirde olmaması.
-Bi adama aşık olabilmek için en güzel sebep?
Aşkın sebebi olmaz ki
-Sabahları mutlu uyanmak için en güzel sebep?
Fotoğraf çekecek olmak! Ve gerlekleştirmek istediğin hayallerin-bu tarifini heyecanla not aldığın elmalı bir turta bile olabilir!
Peki kırıldığınızda kendinizi tamir etme yönteminiz nedir diye sorsam?
Yengeç gibi dolunayda sahilde yan yan dolaşıyorum. Kabuğuma çekiliyorum. Kedi gibi kırgınlıklarımı, yaralarımı kendi kendime yalaya yalaya tedavi ediyorum.
Sizce istanbul’dan en çok ne aldınız, istanbul’ a en çok ne verdiniz?
Kaos ve yorgunluk aldım. Dost aldığım kadar, hevesimin ve heyecanımın ve iyi niyetimin bir kısmını verdim.
Bu gece rüyanızda kimi göreceğinizi seçme şansınız olsa…kimi görmek isterdiniz?
Hakan Orman’ı.
-şehir/mekan neresi olsun?
Akdeniz olabilir.
Sizce yalnızlığın paltosu ne renk?
Bazen gri, bazen siyah, bazen beyaz, bazen de masmavi.
Özgürlüğün uçuşu gündüz mü gece mi? Saat kaç suları ?
Her an her saat.
Şairin ilhamla arası bu ara hoş değil, az görüşüyorlar. Bu gece kararlı, o’nu bulacak. Sizce ilk nereye baksın?
Kalbine.
http://www.dilanbozyel.com/